
•harcamak Ben yemeğe çok para harcadım. I spent so much time for food. 食べものにお金をたくさん使ってしまった。 •davet etmek Arkadaşlarımı partiye davet ettim. I invited my friends to the party. 友だちをパーティーに誘った。 •tırmanmak Ağrı Dağını tırmanmak çok zor. Climbing Mt.Ağrı is really difficult. アール山に登るのはとてもむずかしい。 •yükselmek Uçan balon yükselip gözden kayboldu. The balloon went up and disappeared. バルーンが上にのぼっていき、そのまま消えていった。 •kabul etmek Nazik teklifini kabul edemem. I can’t accept such a kind offer. そのようなご厚意を受けることはできない。