
•itmek Benzinliğe kadar arabamızı ittik. We pushed our car to the gas station. 私たちはガソリンスタンドまで車をおしていった。 •basmak Işık açmak için düğmeye bastım. Press the button to turn on the light. 明かりをつけるためにボタンを押した。 •farkına varmak Ne kadar harika bir erkek arkadaşım olduğunun farkına vardım. I realized how amazing my boyfriend was. どれだけ私の彼氏がすばらしいかに気づいた。 •zayıflamak Zayıflamak için spor salonuna gidiyorum. I go to the gym to lose weight. 痩せるためにジムに行っている。 •kuşkulanmak Başka bir erkek arkadaşının olmasından kuşkulandım. I doubted that you didn’t make other boyfriends. ほかに彼氏がいないか疑った。